25 Aralık 2011 Pazar

Yabancılarla Gün-DEMLENDİK

Ah ah içimiz yanıyor,ölüyoruz,bitiyoruz …


Öyle basit ölüp bitmelerden değil bu tabi ki! 

Neye niyet neye kısmet diyerek oturumu açıyorum . 

Lise yıllarında hepimizin Psikoloji dersine ev sahipliği yapmış olan bir Pavlov vardı,hani o unutulması mümkün olmayan “Pavlov’un İti” vardı bir de. 

Eline hademelerin elektrikler kesildiğinde tenefüsü haber vermek için kullandığı zillerden alıyorsun ,köpeğe zili çalıyorsun,tık yok .Zili saklayıp bir parça eti alıp gösteriyorsun ,salyalar ağzından akmaya başlıyor.Sonra önce zili çalıp ardından eti uzattığında köpek bu duruma yavaş yavaş alışıyor.Sonraları daha et gelmeden zili görür görmez salyaları akıtmaya başlıyor.Olay bu kadar basit,buna klasik koşullanma diyoruz.

Şimdi televizyonlarda öyle bir sürü reklam var. Bangır bangır bağırıyor adamlar şu lastik iyi arabanızda kullanın diye, araba sahibi vatandaşlarda o lastiğe karşı tık yok.Şöyle güzel yabancı bir kızı koy reklama …Reklamda önce kızı göster,erkekte salyalar akmaya başlar.Reklamda önce kızın gösterilip ardından lastiğin gösterilmesiyle beraber lastiğe karşı ilgi bir hayli artar. “Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez.”mantığıyla hareket eden erkekler vasıtasıyla lastik satışları depar atar.Buna da yabancı kızlara karşı klasik koşullanma diyoruz.

Sonra yine münasip bir ‘püskevit’ reklamı yapılsın.Önce püskevitler ekranlarda defalarca gösterilsin,kızlarda tık yok.Ama reklamda püskeviti sakla,şöyle yakışıklı yabancı erkekleri göster,hanım hanımcık kızlardan salyalar akmaya başlar.Yakışıklı erkeklerin ardından püskevit ekrana çıkartılırsa bir süre sonra püskevit satışlarında fırlama an meselesidir.Buna da yabancı erkeklere karşı klasik koşullanma diyoruz. 

Gel gelelim asıl mevzuya.Tarihte bize şunu yaptılar,bunu yaptılar diyip milliyetçi tutumlar sergileriz.Her gün bir yığın dolusu sayarız içimizden türlü türlü ,sonra boykotlar filan yaparız. Ama gel gelelim onlarla aynı mekana girdiğimizde Türkler şöyle,Türkler böyle diyip mantığa bürünür,onlardan oluveririz. 

Sözüm ona Allah aşkına yabancı sevdanız tutup da geçmişteki gibi yine "Onlardanız" demeyiniz !!!

Evet, “Pavlov’un İti”nden geldik nerelere. 

Atalar ne demiş : “Gelin binmiş deveye ,gör kısmeti nereye.”

20 Aralık 2011 Salı

Kaç Şişe Sallanıyor?

İlkokuldayken öğretmenimiz 5 kişiyi tahtaya kaldırırdı.5 kişi sallanır ve şu şarkıyı söylemeye başlardık...


“5 küçük şişe sallanıyordu içlerinden biri pat düştü yere.” 

En baştaki yere çöker diğer 4 kişi ayakta kalırdı.Sonra devam ederdik:

“4 küçük şişe sallanıyordu içlerinden biri pat düştü yere” biri daha çökerdi yere.

3 küçük şişe sallanıyordu içlerinden biri pat düştü yere.

2 küçük şişe sallanıyordu içlerinden biri pat düştü yere.

1 küçük şişe….

En son hep bir ağızdan alkışlayarak: 

“Kalmadı şişe, düşe düşe düşe.” diye sonlandırır şarkıyı, yerlerimize geçerdik.

Eğlenirdik o zaman böyle şeylerle.Tabi geriye doğru sayı saymayı öğretmenin de ufak ve eğlenceli bir yoluydu öğretmenimiz için.

İlk düşmek hep kötüydü bence,yerde çömelir beklerdin de beklerdin oyunun bitmesini.
Tabi bir de pat diye düşüyorsan…Yani hiç beklenmedik bir anda durum daha da vahimleşiyordu.

Şimdi kaç kişi sallanıyor o dağlarda bilmiyorum.Tek bildiğimiz şey var ki; o da her gün bir yenisinin pat diye yere düştüğü ve bizim yere düşen yiğitlerimizi, keyif çayını yudumlayarak seyreden insanların olduğu.

Onlar da bu şarkıyı söylemek için sabırsızlanıyorlar : 

“Kalmadı şişe ,düşe düşe düşeeee.”

Yoksa onlar da mı oyun oynuyorlar ?

19 Aralık 2011 Pazartesi

Bu Küllük Başka Küllük: Kurban Bayramı'nda bile her koyun kendi bacağından...

Bu Küllük Başka Küllük: Kurban Bayramı'nda bile her koyun kendi bacağından...


Her şehirde binlerce genç kız..Hepsi ayrı renk…Hepsinin tadı başka …Hepsi birbirinden güzel… Biri anyadan gelme, diğeri Konya’dan. Gel gel...


Gel gelelim bu kadar kızı barındıran mekanlar gelişmişliğin,modernliğin,genişliğin tavan yaptığı başkentte de olsa, genelde son model ‘Bmw’lerde, ‘Audi’lerde kurulmuş, burnu havada erkekler tarafından,günde en az iki kere tavaf edilir.Gözüne kestirdikleri varsa…Üç de tavaflarlar,beş de…İbadette sınır tanımazlar.

Hadi son model arabayı altına çekip, kızlara para yedirmeyi adet edinmiş zengin bebeleri anlarım da. Kırkına merdiven dayamış,babam yaşındaki insanların ne işi var orda? Evde bekleyen eşlerinin, tavaf ettikleri yerden hiç haberi yok muhtemelen. 

Adam bir kere ibadetin gizli olanının makbul olduğunu benimsemiş arkadaş ! Niye haberi olsun ki evde bekleyenin.

Mamafih, yurdum insanına hak vermeye başladım. Dişi kuyruk sallamazsa bilmem kim dolanmazmış. Elde ne kızlar var paşam senin haberin var mı? Analar ne namuslu kızlar yetiştirmiş, adam olsun diye büyük şehirlere göndermiş de, kız edebini ayağının altına almış çiğnemiş. Emeğe saygı duymadan! 

Görüyoruz bazen bayram dönüşlerinde, elleri valizlerle hantal hantal gelenleri..Haline baksan acırsın;üzerindeki markalı, buram buram para kokan kıyafetlerden utanır,empati damarını kabartırsın o an…Ama gel gör ki o kız, iki saat sonra yüz seksen derece değişip kendini piyasaya sürer..Resmen rafta satışa yeni sunulmuş eşyaları hatırlatır. Görünüşü cezbeder... 

Sosyetedeki bir ünlünün üstünden çıkıp da, onun üstüne konuvermiş gibi duran, dantelli, transparan bir elbise… İkizler gelene geçene selam ediyor, ben buradayım diyor…Ateş kırmızısıyla badanalanmış dudaklar günaha çağırıyor. İşte sen bu ahval içinde, az önce kendi üstündeki ateş pahası kıyafetlerden utanışını, düşündüklerini önüne koyup kendine : 

“Meğer ben de amma aptalmışım be” muamelesini yaparsın.

İnanın bana okul bitip de akşam olunca… Kızların bazıları var ki; koşa koşa gidiyor odasına, önce vicdanını çıkarıp koyuyor kangurusuna,sonra edebini,e tabi bir de masum Anadolu kızı kimliğini…

Bir gün forslu bir arabadan inen bir kızı, diğer gün başka bir arabaya doğru, platform topuklarla yürürken görmek mümkün. Arabaların camları siyahla usullüce kapatılmış.Hani öyle içinde Brad Pitt,Justin Tİmberlake,filan olsa …Yoğun ilgiden dolayı, kendini halktan sakınmak için yaptırmış olsa anlarım..O arabaların kullanılma amaçları farklı… Camlarsa ışığı geçirmesin, olay mahali tespit edilmesin diye…

Sonra insanlar gelip de koca şehirde okumaya korkar oluyor.

Üniversite hayatı bambaşka bir şey ,bunu az çok herkes biliyor.

Ama etliye sütlüye karışmazsan, bir zarar görmezsin kimseden. Etrafımızda Koministi de var, sağcısı da, solcusu da, sosyal demokratı da, Hristiyanı da,Yahudisi de,Alevisi de,Kürdü de,cemaatçisi de,tarikatçısı da…Her dilden,her renkten,her cinsten insan var.
Eğer olay mahalinde,zanlılarla aynı havayı soluyorsanız şayet,aynı kefeye konulmamanız söz konusu bile olamaz. Tümevarım diye bir şey söz konusu bu hayatta.

Ama unutmamak gerekir ki : Kurban Bayramı’nda bile her koyun kendi bacağından asılır!

Sarı saçlım mavi gözlüm şarkısını biraz değiştirerekten şimdi şunu mırıldanmak isterim : 

Eli kınalı Anadolu kızları nerde , nerde ,nerde?